12 Mart 2025 Çarşamba

Muaviye ve Ebu Süfyan'ı kötülemenin dayanılmaz hafifliği

İlahiyatçı Prof. Mustafa Öztürk'ün Ebu Süfyan ve Muaviyeyi kötülemek için özel olarak çektiği bir videoyu izledim. İzledim fakat açıkçası sonunu getiremedim. Temel tezi Ebu Süfyan ve Muaviye'nin salt kötülük oldukları üzerine. 

Peki gerçekten böyle midir?

Mesela sadece Ebu Süfyan olayına bakalım. Ebu Süfyan Kureyşin askeri komutanı idi. Mekke'nin siyasi yönetim meclisi olan Darun Nedve'de kıyade (komutanlık) şeklinde tanımlanan önemli bir rolü vardı. Müslümanlara karşı mücadele etti. Mekke'nin fethinden kısa bir süre önce müslüman oldu. 

Ee, Hz. Muhammed'in amcası Abbas da öyle. 

Ebu Süfyan'ın karısı Hind, Bedir savaşında babası Utbe bin Rabia'yı öldüren Hz. Hamza'ya karşı Uhut savaşında özel bir suikast tertip etmiş ve Hz. Hamza'yı şehit etmişti. Ebu Süfyan'ın Hind'ten olmayan bir kızı (Ümmü Habibe) da Hz. Muhammed'in hanımı idi.

Ebu Süfyan'ın ailesi olan Ümeyyeoğulları da Haşimoğulları ile amcazadedir, yakın akrabadırlar ve aralarında rekabet olduğu kadar dayanışma da vardır. Bütün bu sosyolojiden bir kötülük çıkarmak ancak Şia'nın yada Arap düşmanlarının yapabileceği bir şeydir.

Ebu Süfyan'ın şahsına bakacak olursak Hz. Muhammed'e karşı özel bir kini ve saygısızlığı olduğunu gösteren hiç bir olay yok. Tam tersi en kötü zamanlarında bile Hz Muhammed'i daima övmüştür ve takdirini gizlememiştir. Bununla ilgili bir kaç anektod aktaracağım. 

Hz. Muhammed Mekke'de bir gün hakaret ve saldırıya uğradığı bir zamanda Ebu Süfyan'ın evine sığınmış ve onun evinde koruma ve himaye görmüştü. Bu yüzden bunu unutmayan Hz. Peygamber Mekke'nin fethedildiği gün "Ebu Süfyan'ın evine sığınanlar eman altındadır" buyurmuştur. (Muhammed Hamidullah, islam Peygamberi 1. cilt, sayfa 99)

Bir defasında Ebu Cehil, o sırada gencecik bir kız olan Hz. Resulullah'ın kızı Hz. Fatıma'ya bir tokat patlatmıştı; Ebu Sufyan bunun üzerine Fatma'yı yanına almış ve kızın da bu kaba adama mukabil bir tokat vurmasını sağlamak üzere Ebu Cehil'e birlikte gitmişlerdi. Resulullah bundan son derece mütehassis olarak Ebu Sufyan'ı meth-ü sena etmişti (Bu olayla ilgili olarak bk. Balazuri, İstanbul'da el yazması, I, Vr. 693). Diğer bir gün, Resulullah bir yerden diğer bir yere yaya olarak giderken yolda, Ebu Sufyan, zevcesi Hind ve oğlu Muaviye'ye rasladı; ayrı ayrı birer merkebe binmiş vaziyetteydiler ve onlar da aynı istikamete doğru yol alıyorlardı. Bunun üzerine Ebu Sufyan, oğlu Muaviye'ye, merkebden inip onu Hz. Muhammed (s.a)'a bırakması için seslendi. Birlikte gidildiği müddetçe Hz. Resulullah, Ebu Sufyan'a İslam'ın faziletli yönlerini anlatmaya çalışıyordu. Fakat o, tam bir sükut içinde onu dinlemekteydi. Birbirlerinden ayrılacakları yol ayırımına geldiklerinde Resulullah, merkebi Muaviye'ye iade ederken onlara teşekkürlerini bildirdi ve müsaadelerini aldı. Müteakiben Hind, kocasına şunları söylemiştir: "- Bütün bunları dinlemek için mi oğlunu eşekten indirdin?!" Ebu Sufyan ise buna şu cevabı vermişti: "- Öyle söyleme! O pek asil bir ruha sahiptir."  (Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi 1. cilt, sayfa 99-100).

Hz. Muhammed hicret edip Medine'ye geçince Ebu Süfyan Medinelileri tehdit eden bir mektup gönderir. Mektuba bakalım:

"Arap kabileleri arasında savaş bizimle sizin aranızda ortaya çıkacak bir yanık yarası (yani savaşı)'ndan daha ızdırap verici olmayacak. Gerçekte siz, bizim aramızdan çıkan pek asil ve aynı zamanda pek yüce bir kimseye yardım etmeye teşebbüs etmiş bulunuyorsunuz; ona eman hakkı tanıdınız ve onu himayeniz altına aldınız. Bu, gerçekten sizin için utanılacak bir şey ve bir lekedir. Bizimle onun arasına girmeyin. Şayet o doğru yolda, iyi tutuma sahip biri ise bundan çıkarılacak saadet payı bize aittir; şayet kötü biriyse, onu ele geçirmede biz herkesden daha çok hak sahibiyiz." (Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi 1. cilt, sayfa 217)

Gördüğünüz gibi Hz. Muhammed'e, İslam'a ve müslümanlara düşmanlık ederken bile Hz. Muhammed'e karşı soylu şerefli yüce gibi övücü ifadeleri kullanmaktan çekinmiyor. 

Yine Ebu Süfyan'ın Bizans imparatoru Heraklitos ile konuşması pek meşhurdur. Bu konuşmada Ebu Süfyan Hz. Muhammed hakkında "O aramızda pek soylu ve şerefli bir kişidir. Yalan söylemeyen ve sözünde duran biridir" demiştir.

Ebu Süfyan Mekke'nin fethinden kısa bir süre önce müslüman olmuş ve Hz. Muhammed ona imanı güçlenmesi için müellefe-i kulübten ödenek ayırmıştır. Ebu Süfyan Tebük savaşında müslümanların darbe aldığı bir sırada birçok sahabe kaçışırken o Hz. Muhammed'in yanından ayrılmamış, onu korumuş ve canı pahasına mücadele etmiştir.



Paylaş:

0 yorum:

Yorum Gönder

Blog Arşivi

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *