22 Ekim 2023 Pazar

Tarihin sonu ve hatemiyet

Fukuyama'nın Tarihin Sonu isimli kitabında tarihin sonu kavramını şöyle açıklıyor: Liberal demokrasi tarihte ulaşılabilecek son sistemdir, dolayısı ile insanlık düşüncesi ve uygarlık tarihi tekamülünü tamamlamıştır. Daha ilerisi yoktur.

Gel gelelim bu düşünce dinlerde ve bilhassa Müslümanlarda zaten en başından beri mevcuttu. Kur'an'ın son kitap olması, peygamberliğin de hatemiyet ile sona ermiş olması Müslümanlardaki "sürekli tekamül bilincini" yok ederek tarihin sonunu getirmiştir. 

Halbuki kitap ve vahiy sona ermiş olsa da kitabın hayat üzerindeki güncel projeksiyonu olarak hikmet sürekli ilerleme kaydeder. Öyle olmasaydı Peygamber "hikmet de tamamlanmıştır" derdi. "Hikmet müminin yitik malıdır onu nerede bulsa alır" demezdi.



Paylaş:

3 Ekim 2023 Salı

İslami bir ülkede "anayasa" neden gerekli?

 Soru: İngilizlerde anayasa yok, onun yerine başka belgeler ve yazılı teammüller var. Ee bizde de örf var, töre var, ananelerimiz var, İslam kültürümüz var, vahiy var, Kuran var. Bir anayasaya ne gerek var?

Cevap: Öncelikle anayasanın ne olduğunu anlamak gerekir. Anayasanın iki önemli işlevi var. Birincisi devletin rejimini ve kurumsal işleyişini belirlemek. Aslında burada kurumların ve devletin sınırlarını çiziyor. İkincisi de yine buna bağlı olarak devletin ve iktidarın gücünü birey ve topluma karşı sınırlandırmak. Bizim anayasanın 75 maddesi devlete karşı bireyin haklarını korumak üzerinedir. 

İngiltere'de anayasa yok deniyor ama İngiltere'de kralın egemenliğini sınırlandıran kapı gibi Magna Carta, Habeas Corpus, Haklar Bildirgesi vd tarihsel belgeler var. İngiliz anayasal teamülleri parlamento egemenliğine ve yargı bağımsızlığına dayanır. İngiltere'de parlamenter hükümetin yürütme üzerinde neredeyse sınırsız bir yetkisi var. Fakat tarihsel teamüllere asla dokunamaz. Örneğin hiçbir hükümet parlamenter sistemi değiştiremez. Bizde 400 milletvekilini bulan rejimi değiştirir. 

İngiltere'de yargı bağımsızlığı o kadar güçlü bir tarihsel teamüle sahiptir ki vakti zamanında en muktedir kralları yargılayan yargıçlar vardı. Henüz 16. yüzyılda Edward Coke adında bir İngiliz başyargıcı kralın yayınladığı fermanı "hukuka aykırı" diyerek iptal etmişti. İngiliz anayasası yerine geçen İngiliz teamülü budur. 

Bizim padişahların gücünü sınırlayacak nasıl bir töremiz ananemiz örfümüz var? İslam tarihi şahittir ki İslam Kuran vahiy de sınırlamıyor.

Bizim tarihimizde "Allah'ın gölgesi" olan arkadaşın yetkilerini ilk sınırlayan Sened-i İttifak belgesi idi. O da sadece Ayanlara (ileri gelenlere) padişahın keyfi olarak siyaset edemeyeceği yani onları keyfine göre öldüremeyeceğini bildiren bir belge idi. II. Mahmut da onu yırtıp çöpe attı. Sonra Batı'nın zorlaması ile Tanzimat fermanı geldi. Tanzimat fermanında "hangi dinden olursa olsun kişilerin can ve mal güvenliği hakkı verildi hiç kimsenin siyaseten infaz ve mallarının müsadere edilmeyeceği" açıklandı. Osmanlıda o güne kadar bunlar yapılıyordu ve bunu engelleyen hiçbir anane örf töre kitap vahiy filan da yoktu. 

Onun için güçlü bir anayasa mutlaka olması gereken bir belgedir. İslami ülkelerde bu anayasanın oluşturulması elbette Kuran vahiy kültürel miras vs. göre yapılır. Fakat bunlar var diye anayasayı inkar etmek her tür iktidar keyfiliğine davetiye çıkarmak demektir.



Paylaş:

Blog Arşivi

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *