21 Ekim 2014 Salı

Linux'ta Shellshock açığı

Linux, BSD ve Mac OS X sunucu bilgisayarlarında Shellshock adı verilen ve yeni bir Bash açığı bulundu. Bu açığa karşı sistemleri son sürümlerine güncellemek gerekir.
Linux Centos üzerinden
yum update -y
komutu ile sistemdeki tüm bileşenleri kolayca update etmek mümkün.
Sisteminizi update ettikten sonra açığın hala geçerli olup olmadığını anlamak için aşağıdaki komutu verin.
env 'VAR=() { :;}; echo Bash savunmasiz!' 'FUNCTION()=() { :;}; echo Bash savunmasiz!' bash -c "echo Bash guvenli"
Paylaş:

17 Ekim 2014 Cuma

Bir Ateistin İntiharı Üzerine


Bir ateist olan Mehmet Pişkin'in intihar videosunu nihayet dinledim. Bir ateist bile hayata tutunur, ama o yaşam gayesinin farkındalığına varmış. Bu yüzden tutunmayı bırakmış.

Kendine soruyor: "Ben 35 yıl yaşadım, bir o kadar daha yaşasam ne olacak, ne değişecek?" Bunu kendine sormaya başladığında egon dağılır. Farkındalık egoyu öldürür ve ego ölünce hayatın bir anlamı kalmaz.

Mehmet Pişkin yaşamının muhasebesini yaptığında gördüğü şey, ne kadar dolu dolu yaşadığı, ne kadar eğlendiği, arkadaşları filan... Neden yaptığın işler, başardığın şeyler değil? Bir depresyona, bir hastalığa, bir yıkıma karşı savaşmak bile bir insanın başarma duygusunu kamçılayabilir.

Demek istiyor ki; yeniden toparlasam ne değişecek, "belki biraz daha partilerdik, belki biraz daha eğlence"... Hayatın anlamı parti ve eğlence ise sonunun intihar olması kaçınılmaz. Ve o da altın vuruşunu yaptı.

Ölümünü herkesin katılabileceği izleyebileceği bir şölene dönüştürmek istedi. Hatta İngilizcesini bile söyledi. Kendisini izleyecek tanımadığı milyonlarca insana hatta yabancılara "sizleri seviyorum" diye mesaj gönderdi. Ta ki onu ansınlar, kalplerinde yaşatsınlar. Ah Mehmet kardeşimiz, insanoğlu ne kadar unutkandır bir bilsen. Seni milyonlarca insan konuşacak bu doğru, ama üç gün sonra bütün insanlar seni unutacak. Belki geriye bir veya iki yakının seni daha uzun bir süre acıyla hatırlayacak.

Mehmet Pişkin'in en büyük sorunu yalnızlık idi. Bakın videosunda hep arkadaşlarından, dostlarından bahsediyor. Eksik olduğu şeyler bunlar. Ve son darbeyi de bir arkadaşının onu terketmesi ile yedi. Mehmet Pişkin hayatı boyunca hep mutlu, şen ve şakrak maskesi ile yaşamış. Şimdi yalnızsın ve kendine karşı yalnızken, mutluluk maskesi takamazsın.

Beni gömmeyin, mezara girmek istemiyorum diyor. Çünkü mezar yalnızlığın; gömülmek terkedilmenin en keskin halidir.

Beni kadavra yapın diyor mesela; çünkü hala insanların ona yakın olmasını, ona dokunmalarını, çocukların iskeleti ile oynamasını istiyor. Ve hiç olmazsa balıklar bedenimi yiyebilir, ama gömülmek, hapsedilmek onun için katlanılamaz.

Şimdi herkes kendine sormalı, ibret almak isteyenler için ibret alınabilecek kadar uzun yaşamadım mı? Bu da geride kalanlara ibret olsun.

Paylaş:

11 Ekim 2014 Cumartesi

Korsanlar ve İmparatorlar

Aziz Augustine Büyük İskender'in esir aldığı bir korsanın hikayesini anlatır.

İskender korsana "Hangi cesaretle denizlerde saldırganlık yapabildin?" diye sorar.

Korsan "Sen hangi cesaretle tüm dünyaya saldırabildin?" diye cevaplar. Ve konuşmasını şöyle sürdürür: "Ben sadece çok küçük bir gemiye sahip olduğum için korsan diye adlandırılıyorum sense aynı şeyi çok büyük bir donanmayla yaptığın için imparator olarak adlandırılıyorsun."
Paylaş:

8 Ekim 2014 Çarşamba

Arapların parçalanmışlığı ve birlik olamaması

Araplar birlik olamadılar. Bu yüzden fiilen mevcut olan ve birbiriyle boğuşan 22 Arap devleti vardır. Iraklılar Suriyelileri sevmez, Suriyeliler Iraklılara güvenmez. Mısırlılar ikisini de hor görür. Ürdünlüler Suriyeli, Iraklı ve Filistinlileri aşağılar. Magriplilerin yüzü Avrupa'ya dönüktür ve tüm Ortadoğu Araplarını geri kalmış ve sefil görür. Yemenliler başka bir alem, Hicazlılar kendileri dışındakilerin tümünü aşağı görür. Liste uzar gider...

Bırakın Arapların birbirini sevme, anlama, fikrini; tüm Arap ülkelerindeki tek ve ortak bir Arap devleti altında toplama fikri bile son derece sefil bir görüş olarak kalmıştır.

Arapların Araplılık duygusunun gelişmemiş olması belki İslam kimliğinden dolayıdır. Ama Araplar için İslam da birleştirici bir kimlik değildir. Arap baharında ve özellikle Mısır'da gördük. Mısırın yarısı İslami bir yönetime nefretle yaklaşıyor.

Belki şimdiye kadar ulus kimlik bir şey ifade ediyordu, ama Arap baharından sonra ulus kimlik de artık bir şey ifade etmiyor. Sözgelimi eskiden Iraklı olmak bir kimlik idi. Ama şimdi bir peşmerge, bir şii milisi yada Işidli için Iraklı olmak neyi ifade edebilir? Bölünmüşlük her bakımdan had safhada...

Bir zaman, İsrail meclisi Knesset'te iki Yahudi milletvekili ağır bir tartışma yaşadılar. İçlerinden biri: "Ulan ben Iraklıyım, gömerim seni" diyerek ötekini tehdit etmişti. Bir zamanlar Iraklı olmak da bir şeydi. Ya şimdi, kim takar Iraklıyı? Iraklıyım desen hangi Iraklı diye soracaklar.

Arap halklarının İslam'a ve Araplık kimliğine ve hatta mevcut ulusal kimliklere bile bu kadar yabancılaşması ciddi bir emperyal proje olsa gerektir.



Paylaş:

1 Ekim 2014 Çarşamba

NEDEN diye sorma, NASIL diye sor!


"Neden" diye sorma!
"Nasıl" diye sor!

Bak, "neden" diye ilk soran Şeytandır?
Adem'e ve Havva'ya yaklaşır ve onlara sorar:
Bilin bakalım Rabbiniz sizi bu ağaçtan NEDEN menetti?

Neden diye sorma, çünkü nefis her zaman bir "neden" bulur. Halbuki Hak Teala'nın yaptığı işlerin bir nedeni/sebebi yoktur. Eğer bir nedeni varsa bile tıpkı zatının bilinmezliği gibi bu neden de bilinemez. Gerçek neden ya yoktur, yada bilinemez. Şu halde sorana saçma gerekçeler sunulacaktır? Yine Şeytan'ın Adem'e verdiği gerekçeler, nedenler saçma idi. Birincisi Rabbiniz ölümsüz olmamanız için sizi bu ağaçtan menetti dedi. Halbuki Adem ve Havva cennette zaten ölümsüzdü. Onları bekleyen bir ölüm yoktu. İkincisi Birer melek olmamanız için dedi. Halbuki bütün melekler onlara secde etmişlerdi. Onlar bütün meleklerden daha üstündü. İşte bir nedene ihtiyaçları yoktu.

Sorulması gereken gerçek soru NASIL sorusudur. Kuranda bu soru bir çok kez sorulur. Örneğin "Allah'ı nasıl inkâr edersiniz?" (Bakara 28) bunun gibi bir çok ayet var. Allahı neden inkar edersiniz demiyor, nasıl inkar edersiniz diyor.

Bunun bir tek istisnası müminlere sorulan sorudur: "Ey iman edenler, yapmayacağınız şeyi neden söylersiniz" Çünkü müminler, hatalarından pişman olacaklardır ve sahte bir neden bulmaya çalışmayacaklardır.
Paylaş:

Blog Arşivi

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *